29 Temmuz 2013 Pazartesi

MÜHENDİS VE ANNE GÖZÜYLE BİR GAZETE HABERİ


Çocuklara yapılan hiçbir kötülüğe asla tahammülüm yok. Özellikle cinsel istismarlık konusunda. En sinir olduğum bu konuyla ilgili basında ne zaman bir haber okusam çileden çıkarım. 

Geçenlerde bu konuyla ilgili okuduğum bir gazete haberi üzerine de aşağıdaki yazımı yazdım ve Adana Fikir Platformu'nda paylaştım. Buradan da paylaşmak istedim. 

Yazımın linki ve tam metni aşağıdaki gibidir.




MÜHENDİS GÖZÜYLE BİR GAZETE HABERİ

Biz mühendisler, özellikle bir konuyu anlatırken mümkün olduğunca sayısal veriler kullanırız. Yazarken de önemli olduğunu düşündüğümüz ve vurgulamak istediğimiz hususları maddeler halinde ve imler kullanarak yazarız. Özellikle ve özellikle dikkat çekmek istediğimiz hususları da koyulaştırır ve altını çizeriz. Okuması kolay olsun, çarpıcı olsun ve okuyanın dikkatini çeksin diye.
Geçen gün internette bir gazete sitesinde, en altta yer alan minik bir haber başlığımı dikkatimi çekti. Benim dikkatimi çekti çünkü önem verdiğim bir konuydu. Üst sıralarda futbolun, siyasetin ve hatta magazin haberlerinin büyük başlıklarda, büyük fotoğraflarla ve çarpıcı manşetlerle yer aldığı haberlerin en altında duran boyutu küçük ama içi çok büyük olan bir haberi mühendis kafası ile bir de buradan iletmek istedim. .

Haber, Türkiye’de her 4 saatte bir tecavüz olayının yaşandığı ile ilgili istatistikî verileri içeriyordu.
 Çocuk Esirgeme Kurumu Sosyal Hizmetler, Emniyet Çocuk Büroları ile adli sicil bültenleri verilerine göre; işte sayısal veriler

·       Son 20 yılda aile içinde birinci yakınları ve akrabalarının ensest istismarına uğrayan çocuk sayısı: 350-400 bin civarındadır
·       Çocuğu istismar eden kişilerin yüzde 80’i çocuğun ebeveyni ya da çocuğu yakından tanıyan kişilerdir
·       Olayı yaşayan çocukların sadece Yüzde 27’si anlatabilmektedir.
·       Ancak cinsel olarak istismar edilen çocukların yüzde 72’si, ilk etapta kimseye durumu anlatamamaktadır. Sadece yüzde 27’si, daha sonraki zamanlarda durumu biriyle paylaşabilmektedir.
·       Çocuklukta cinsel istismara maruz kalmış kişilerin yüzde 32’si yetişkinlik dönemine geldiklerinde bile bu durumu hâlâ kimseye anlatmamaktadır.
·       Türkiye, Google arama motorunda “child porn/çocuk pornosu” kelimeleriyle en çok arama yapılan ülkedir.
·       13-19 yaş grubu cinsel görüntü aramasında da dünya birincisidir.
·       Görüntü ve videoları yayınlanan çocuk sayısı 36 bini aşkındır. Bu çocukların yüzde 42’si yedi, yüzde 77’si de dokuz yaş altındadır
·       İnternette fotoğrafları yayınlanan bu çocukların sadece yüzde 1’i tesbit edilebilmektedir.
·       Sokaklarda yaşayan 50 bin çocuktan 30 bininin cinsel istismara ve tecavüze uğradığı tahmin edilmektedir.
·       Cezaevindeki suçluların yüzde 84’ü, çocukken istismar edilmektedir.
·       Son beş yılda ıslahevlerinden ve büyük cezaevlerinin sübyan koğuşlarından adliyeye yansıyan tecavüz vakalarının sayısı 250’dir.
·       Adalet Bakanlığı’nın 2011 yılı verilerine göre ise Türkiye’nin 81 ilinde de çocuklara yönelik cinsel suçlar, tecavüz ve taciz olayları yaşanmaktadır.  Sadece İstanbul’da 2011 yılında bin 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açılmıştır.
·       Açılan davalar baz alındığında İstanbul’u tecavüz suçlarında İzmir (568), çocuk istismarında ise Ankara (1162) izlemektedir.

Umarım biraz olsun daha dikkat çekici olmuştur. 

23 Temmuz 2013 Salı

TEKNOLOJİNİN NERESİNDEYİZ


Geçenlerde kızımla aramızda geçen bir diyalog aynen şöyleydi;

Sabah erken alkan kızım evde beni buldu ve yanıma gelerek:
- Günaydın anne
- Günaydın annem
- Anne biliyor musun ben sabahtan beri hiç ıpad oynamadım, şimdi oynayabilirim!!!

( Sabah saatin 7’si ve zaten yeni uyanmışız J)


Aslında bu konuşmanın nedeni benim tablet bilgisayar veya diğer masa üstü bilgisayar kullanımını kısıtlamamdan kaynaklanıyor. Bu kullanım limitinin çok ama çok farkında olan kızımın da sabah kalkar kalkmaz ilk cümlesi buldu.

Teknolojinin sürekli hızla geliştiği bir dönemin çocuklarını teknolojiden soyutlamak mümkün değil elbette. Cep telefonları, tablet bilgisayarlar, masa üstü bilgisayarlar laptoplar derken artık her kullandığımız digital cihazlar yaşamımızın vazgeçilmezleri arasında.

Artık hemen her şeyi teknolojiyi kullanarak yapmak mümkün. Resim yapmak, kitap okumak, yazı yazmak ve diğer pek çok şey. Bunun çok güzel yanları olduğu gibi dezavantajları da var. Aslında dezavantajları siz kendinizi teknolojiye çok kaptırdığınızda görebilirsiniz. Teknolojiyi çok sevmeme rağmen  kendimi kısıtlamaya çalışıyorum ve bazı şeyleri eski yöntemlerle yapmayı seviyorum. Örneğin kitap okumak, çok net söylüyorum ki kimse beni e-kitap okumaya teşvik edemez. Ben kitabın kokusunu almalıyım, elime kağıt değmeli. İnternetten kitap alıyorum bir yıldır ama her hafta mutlaka kitapçıda zaman geçiririm.

Çocuklarımızı da bu teknolojinin hangi seviyesinde konumlandırmamız gerektiği bence önemli bir konu. Tamamen soyutlamanın yanlış olduğunu düşündüğüm kadar, onları teknolojin içine boğmamızın da yanlış olduğunu düşünüyorum. 

Benim Yaren’e getirdiğim kısıtlama da bu yüzden. Son günlerde de evde bu dengeyi kurmanın mücadelesini veriyoruz.


11 Temmuz 2013 Perşembe

OKUL BİTTİ, TATİLDE - EVDE NELER YAPIYORUZ


Yaklaşık iki hafta önce okulumuz tatile girdi ve Yaren’in Eylüle kadar evde zaman geçirme dönemi başladı. Yaz okuluna göndermeme kararı aldım çünkü evde zaman geçirmeyi özlediğini biliyorum. Annemin de varlığı ve ona bakabilmesinin verdiği rahatlıkla şuanda evde zaman geçiriyor. Evde sıkılmasın ve televizyon seyretmesin diye neler yapabilir diye de annemle konuştuk ve ona Yaren’e neler yaptırabileceğini söyledim. Ben de işten döndükten sonra birlikte dışarıda bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. 

Evde yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri de evde işlere yardımcı olmasını sağlamak, kısacası çalıştırmak 

Şuanda tatilde yaptığımız aktiviteler;

Kahvaltı Hazırlama: Sabah kahvaltısını kendi hazırlıyor artık. Yumurtasını kırıyor, sütünü hazırlıyor içine yemek istediği kahvaltılıkları da ekliyor ve afiyetle yiyor. Ve en güzeli Yaren artık yumurta yiyor. Yumurtayı ağzına koymayan kızım bu kırma işini kendi yapması ile birlikte artık yumurta yiyor.

Çiçekleri Sulatma : Bir sulama spreyi aldım ve hergün çiçeklerin yapraklarını bununla sulama işini ona verdim. Çok keyifle yapıyor ve ben daha söylemeden her gün belirli saatte çiçekleri suluyor

Balkon Yıkama: Evet itiraf ediyorum Yaren ile balkon yıkama işine girince operasyon tam 1,5 saat sürüyor ama çok da eğleniyor. Hem bana yardım etmenin verdiği keyif ile o kadar çok mutlu oluyor ki anlatamam.

Hamur Açma: Yani ne diyeyim benim hamur açma işi ile hiç aram yoktur ama sanıyorum kızım benden çok daha becerikli olacak galiba. Bir oklava ve bir hamur parçası verdin mi keyfine yok. Geçenlerde Yörük çadırına gitmiştik. Çok seviyoruz orayı. Orda sıkma pişiren bayanlarla birlikte hamur açtı ve kendi sıkmasını kendi pişirdi ve yedi. 

Futbol ve Kalecilik: Evet belki inanmayacaksınız ama biz futbolu çok seviyoruz. Ve özellikle kaleci olmayı tercih ediyoruz. Veee evet itiraf ediyoruz biz anne - kız Beşiktaşlıyız.

Scooter:  İyi ki varsın diyeceğim ama sesi yok mu bazen tahammül sınırlarını zorluyor. Tepesinden inmediğimiz, yeri geldiğinde evin içinde bile hızla akrobasi hareketleri yaptığı yegâne şey. 

Satranç : Pek bir meraklıyız satranca, okulda satranç dersini çok sevdiğini farkettik ve eve de bir satranç takımı aldık. Zaten kendisi de alınmasını çok istedi. Ben de uzun zamandır oynamamıştım.Yaren sayesinde yeniden oynamaya başladık. Kimi bulursa onunla satrnaç oynamak istiyor. En çok da atı oynamasını seviyorum. Bir dıgıdık, iki dıgıdık, dön dıgıdık :))

Kremler ve Parfümler: Hergün kremlerimi ve parfümlerimin nerde olduğunu aramaktan yoruldum ama keyifle bunlarla oynadığı için sesimi çıkarmıyorum. Her birine bir karakter verip kendince birtakım oyunlar kuruyor. Farkettiğim nokta şu ki oyunların başkahramnaları öğretmeni, sınıf arkadaşları.

Zıp-Zıp : Boyunun uzamasına yardımcı olduğu ve hareketli olduğu için en sevdiğim şey. Haftada 3-4 kez zıplamaya gidiyoruz. Sürekli gittiğimiz bir yer var, sahibi artık Yaren'i 2 yaşından beri tanıyor. kızımı syrederken benim bile bazen zıplayasın geliyorum. Boy uzamasına ve kasların gelişimine birebir, kesinlikle tavsiye ederim.

Tabii bunların dışında evdeki oyuncakları ile de oynuyor zaman zaman. Puzzle yapmaya başlıyor ama çok çabuk sıkılıyor. Hareketli aktiviteleri daha çok seviyor.

Zaman çok çabuk geçiyor, ara ara okulunun ne zaman başlayacağını sormaya başladı. Buna çok sevindim çünkü insan sevdiği şeyleri özler. 

Bunlar da İlginizi Çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...