22 Aralık 2011 Perşembe

ETKİNLİKLERE DEVAM

İtiraf edeyim yeni oyunlar keşfetmede pek yaratıcı değilim. Elimden geldiğince bu konudaki örnekleri takip etmeye çalışıyorum. Yaren de sürekli "Anne ne oynayalım" dediği için bazen kendimi bir oyun yaratma strestine de soktuğumu itiraf ediyorum.

Özellikle Yaren'in yapıştırma işlerini çok sevdiğini farkettim ve bunun üzerine eğildim biraz. Küçük küçük minik şekillerde kesilmiş kağıtlar bulduk. Bir yapıştırıcı bir de kağıt derken epey ilgisini çeken bir etkinlik oldu. İşin garip tarafı bunu yaparken epey dikkatini vererek yaptığını farkettim.



Vee oyun hamurlarımızı da ihmal etmiyoruz bazen. Fakat bu aralar oyundan ziyade hamurun kokusuna takıldığını farkettim. Çok güzel koktuğunu söyleyerek sürekli hamurları koklamaya başladı. Ne yapmam gerektiğine karar veremedim doğrusu.

KİTAP DÜNYAMIZ

Kendimi bildim bileli kitaplarla aram çok iyi oldu. İlk okuduğum roman ise John Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" kitabı idi. O kadar etkilenmiştim ki belki de beni bir kitap tutkunu yapan bu roman oldu. Sonrasında da hep bildim bileli kitapçıların içinde oldum. Halen bile saatlerce sıkılmadan zaman geçireceğim tek mekandır diyebilirim. Kendime kıyafet bakarken bile bu kadar zaman asla harcamam.

En büyük isteğim çocuğumun da bir kitap tutkunu olması idi. Bunun için elimden gelen herşeyi de yapıyorum ve kızımın da bir kitap tutkunu olmasını istiyorum. Şu an çok seviyor kitap okumayı. Her akşam birlikte okuyoruz, bazen de kendi kendine dinlediklerini tekrarlayarak ve sayfalarını çevirerek kitap okumaya çalışıyor.

Haftasonları dışarıya çıktığımızda ise mutlaka bir kitapçıya uğruyoruz. Geçenlerde daha ben yönlendirmeden  "Anne ben kitapçıya gitmek istiyorum dedi" bayıldım buna ve çoook sevindim.

Umarım hep böyle devam eder.



15 Aralık 2011 Perşembe

YENİDEN

Eveeet çok uzun zaman oldu biliyorum. Biraz tembellik yaptım bu konuda ve uzun bir süre birşey yazmadım yarenimin günlüğüne.

Tabbi günlerimiz hızla aktı ve geçiyor. Vee 3.yılımızı da 11  Aralık tarihinde doldurduk. Biraz telaş bir ihmal derken kızım için yazdığım doğumgünü mektubumu buraya aktarmayı atladım. Doğumgünümüz yani 11 Aralık pazar sabah erkenden kalkıp içimden geçenleri facebook sayfamdan arkadaşlarımla paylaştım.

İşte o gün içimden gelenler ve doğumgünü mektubum

Ben nasıl bir anneyim bilmiyorum

Fakat şu kesin ki mükemmel anne tanımına hiç inanmıyorum, mükemmel çocuk tanımına inanmadığım gibi

Yüreği sevgi dolu, bilinçli ve eğitime önem veren anne ve baba kavramı benim için daha çok geçerli.

Böyle bir anne ve/veya babanın yetiştireceği çocuğun da sevgi dolu ve özgüveni yüksek bir çocuk olacağına inanıyorum.

Eskiden özellikle kadınlar için "her kadın bebek sahibi olunca annelik duygusu ve sevgisi içine yerleşir, anneliği her durumda becerebilir" denirdi. Fakat gerek basından gerekse çevremden, anne ve babaların çocuklara yaptığı acımasızlıkları ve cahillikleri gördükçe buna da hiç inanmıyorum artık

“Yüreği sevgi dolu olmayanlar anne ve baba olmasın” sözümü buradan yine tekrarlamak isterim.

Bugün kızımın Yaren’imin doğum günü, tam 3 yaşında

Klasik bir söz olacak belki ama duygularımı anlatacak bir cümle kuramıyorum. Tek diyebileceğim “Beyaz gülüm iyi ki doğurmuşum seni”

Her şey senin için ve seni çok seviyorum. Umarım daha nice mutlu seneleri birlikte sevgiyle ve sevdiklerimizle beraber geçiririz.

Doğum günün kutlu olsun meleğim.

Veeee canım oğlum, Eren’im. Eğer yaşasaydın, bugün sen de 3 yaşında olacaktın. Unutma ki sen benim kalbimde büyüyorsun.

Söyleyebileceğim tek şey, seni çok seviyorum ve çok özledim. Biliyorum ki sen en güzel yerdesin, tek tesellim bu.


Çiğdem

Not: Doğumgünü fotoğraflarımız henüz elime geçmedi. Tümü kızkardeşimde. Onun da cumartesi nişanı var diye epey telaşlı. Sanıyorum hatırlatma yapmam gerek :)

Bunlar da İlginizi Çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...